Bahri Korkmaz

Tarih: 08.04.2023 15:04

MECZUPLARIN ZORU…

Facebook Twitter Linked-in

Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyetiyle, çağdaş hayat tarzıyla ve Atatürk’ün fikirleriyle sorunu olanlar zaman zaman ortaya çıkıp akılları sıra “kamuoyu yoklaması” yaparlar. Ancak bu ortaya çıkışlar hiç de tesadüfü değildir. Mutlaka cesaret aldıkları bir olay ve bir oluşum vardır. Aşırı tepki görürlerse hemen “araziye uyup” kaybolurlar. Fazla tepki almazlarsa Atatürk’e, Cumhuriyete ve çağdaş yaşam tarzına dair saldırılarına devam ederler. Bugünlerde seçim atmosferine girildiği için bahsettiğimiz zihniyetin sivri temsilcileri yine ortamı uygun görüp konuşmaya başladılar. 

Bursa’da bir camide verdiği vaazda hilafet çağrısı yaptığı için hakkında soruşturma açılan ve kadınlarla ilgili söylemlerinden dolayı tepki toplayan bir din görevlisi vardı. Bu şahıs sanki ülkenin başka problemi yokmuş gibi şimdi de zina konusunda açıklama yaptı. Din görevlisinin zina ile ilgili olarak basına yansıyan fikirleri şöyle: “Zina yapanları en az dört kişi görmeli. Öyle sarılırken görmek, öpüşürken görmek de yetmez. Dört şahidin dördü de kılıcın kınına girdiğini görecek.” Bu ifadeler; şahsın hazırlayıp internet ortamında yayınladığı videosunu izleyenler tarafından tepkiyle karşılandı. Neden böyle bir video hazırladın? Diye sorsanız, “Ben dinin zina için söylediklerini” açıkladım deyip işin içinden çıkar. Bu “kıymetli din görevlisi” daha önce de şu görüşlerini kamuoyu ile paylaşmıştı. “Kadın- erkek eşitliği yalan. Namazını kıldır hanımına, başını ört. Bak sokaklar ne hale geldi? Kasap dükkanı gibi. Et görmekten içimiz dışımıza çıkıyor. Kızın, karın öyle sokağa çıkarken hiç mi vicdanın sızlamıyor? İki ırk vardır; Müslüman ve kafir… Müslümansa İsrailli olsa da kardeşim. Ama gavursa öz akrabam olsa umurumda değil…” Söylediği bütün laflar, dini kullanmaktan ibaret. Üstelik kendisi gibi düşünmeyenleri veya kendisi gibi yaşamayanları düşman olarak görüyor. Oysa din adamları hoşgörülü olur ve etrafındakilerin örnek alacağı bir hayat yaşar. Kinden, kibirden, öfkeden ve hasetten uzak durur. 

Dini değerleri kullanan bu görüşlerin “hafif”  kaldığı bir açıklama da Batman’dan geldi. Bugünlerde Ortadoğu’nun meşhur Hizbullah örgütü ile bağlantısı olduğu iddia edilen bir siyasal parti, seçime hazırlanan ittifaklardan birine dahil oldu. Bu birlikteliğin verdiği cesaretten kaynaklanmış olacak ki, bahse konu olan partinin yandaşları hemen seslerini yükseltmeye başladılar. Kendisini Hizbullahçı olarak niteleyen Batmanlı şahıs yapılan bir sokak röportajında bakın neler söylüyor. “Biz Hizbullahçıyız. Cumhurbaşkanına dokunurlarsa kafalarını keseriz. Kılıçdaroğlu kimdir? Akşener kimdir? Bunlar Ermeni tohumları. Onları destekleyenler de onlar gibi kafirlerdir. Kılıçdaroğlu ayağını denk alsın. Biz cihada hazırız. Tarikatlara dokunanı keseriz.” 

Kendileri gibi düşünmeyenleri düşman ilan etme olgusunu bu şuursuz şahsın söylediklerinde de görüyoruz. Ancak bu sözleri “şahsi bir söylem” deyip geçiştirmemek lazım. Atatürk, Cumhuriyet ve modern hayat düşmanlarının diğer insanlara bakış tarzı üç aşağı, beş yukarı böyle. Türk Milleti, gerçek düşmanlarına karşı daima uyanık olmalıdır. Şahsın bu söylemlerinden sonra Kılıçdaroğlu’nun Avukatı Celal Çelik, sosyal medya hesabından “Bu densiz hakkında derhal gereğini yapıyoruz. En ağır şekilde ceza almasını sağlayacağımıza emin olun! Böylesi ahlaksızların peşini bırakmayız!...” paylaşımında bulundu. Sözleriyle infial yaratan densiz şahsa daha sonra “özür dilediği” bir video hazırlatmışlar. Ancak ok yaydan çıktı bir kere. Kendisiyle aynı görüşü paylaşanların gerçek niyetlerini ağzından kaçırmış oldu. Malum; genellikle 10 Kasım günlerinde Atatürk heykellerine saldırılar artar. Kimi Atatürk heykeline boya atar, kimi okul önlerindeki Atatürk büstlerine balta ile saldırı düzenler, kimi de O’nun vecizelerini silmeye çalışır. Bu gibi eylemlerde bulunanlar da gözaltına alındıktan sonra kendileriyle ilgili olarak “meczup” açıklaması yapılır. “Meczup” damgası vurulanlar da serbest bırakılıp bir başka eyleme kadar unutulup gider. Ancak küçümsenen veya yok sayılmaya çalışılan bu fiiller daha sonra nerelere kadar uzandı hep birlikte görüyoruz. Bugün de bütün bu olanlar “meczup işi” deyip geçmemek lazım. Çünkü genel vaziyet eskisi gibi değil… BAHRİ KORKMAZ


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —