2015 yılında Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, Filistin Devlet Başkanı'nı hava soğuk olduğu için Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda karşılamıştı. Sarayın içinde yapılan karşılama töreninde, iki liderin arkasındaki merdivende, tarihteki temsili Türk askerleri de yer almıştı. Devlet Başkanlarının tarihteki Türk Devletlerinin askerleriyle birlikte çekilmiş fotoğrafını, internet ortamındaki şahsi hesabından paylaşan ve o dönemde iktidar partisinin Balıkesir milletvekili olan hanım, “Bu resim okunması gereken bir resim. Filistin'i vermediği bahanesiyle yıkılan Osmanlı İmparatorluğu ve Filistin Devlet Başkanı'yla Cumhurbaşkanı'mızın arka plan görüntüsü. Muhteşem bir zeka. 600 yıllık İmparatorluğun 90 yıllık reklam arası sona erdi” diye yazmıştı. Tepki çeken paylaşımlarının ardından 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinde yeniden milletvekili listesine giremeyen siyasetçi hanım, 10 Kasım'ın yıldönümünde Atatürk paylaşımı yaptı. Mustafa Kemal Atatürk ve Anıtkabir resminin üzerinde “Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır” ve “Atatürk her 10 Kasım'da yeniden doğar” yazılı sözleri paylaştı. Aynı hanım, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nda da Bayram'ı kutlayan bir paylaşım yaptı. Bütün bu fikir gel-gitlerinin hangisinde samimi idi? Onu ancak kendisi bilir. Fakat, güç zehirlenmesinin verdiği gazla, Cumhuriyete, 90 yıllık reklam arası damgasını vurması hiçbir zaman unutulmayacaktır.
Bir de Fesli Kadir adıyla tanınan ve bilinen bir şahıs vardı. Bu şahıs; bazılarına göre üstad, bazılarına göre ise Cumhuriyeti kuran iradeyi sevmeyen bir meczup idi. 2019 yılında vefat eden bu şahıs da Kurtuluş Savaşı ve devamındaki olayları yorumlarken “Keşke Yunan galip gelseydi” sözüyle tarihe geçti. Kendisinin bu sözü, daha sonra O'nun bazı hayranları tarafından düzeltilmeye çalışılıp “Öyle demek istemedi, böyle demek istedi” şeklinde düzeltilmeye gayret edildi. Ancak söz de ok gibidir. Bir kere yerinden çıktı mı geri dönüşü olmaz.
Cumhuriyeti kurup gelecek kuşaklara bütün kurumlarıyla tıkır tıkır çalışan bir ülke bırakan Atatürk ve arkadaşlarının yaptıklarını eleştirirken dikkatli olmak gerekir. Zira bugün üzerinde nefes alıp verdiğimiz bir vatanımız varsa bu nimet için büyüklerimize teşekkür etmemiz gerekmez mi? Bağımsızlıklarını kaybeden ülkelerin ne hale geldiğini sınırlarımızın hemen bitişiğinde görüyoruz. Ancak rahatı bulan insanoğlu hemen nankörlüğe başlıyor. Hiç de yaşananları ve şartları düşünmüyor. Türkiye, sınırları dışındaki bir mağarada arama yaparken metan gazından zehirlenip şehit olan 12 askerine ağlarken Cumhuriyete olan kinini ve nefretini dışa vuran bir şahıs ile daha tanıştı. Bu şahsın, yıllar önce makam şoförü olduğu basına yansıdı. Cumhurbaşkanının Belediye Başkanlığı döneminde makam şoförü olan şahıs, daha sonraki yıllarda milletvekili olarak Meclis'e girdi. Meclis'te bulunduğu dönemlerde “Yeliz” takma adıyla paylaşımlar yapan şahsın bir süre sonra milletvekili olduğu deşifre oldu. “Yeliz” takma adı da kendisine yapıştı. Takma adıyla tanınan bu siyasetçi şu anda emekli milletvekili maaşı alıyor ve Cumhuriyetin imkanlarıyla paşalar gibi yaşıyor. Ancak günlerdir dillerden düşmeyen eski şoför ve milletvekili bu şahıs; Cumhuriyetin ilanına “1923 darbesi” deyince tekrar şimşekleri üzerine çekti. Birileri Cumhuriyetin yaşaması için canını verirken birileri de çıkıp her türlü hakareti edebiliyor. Günlerdir tartışılan bu şahsın internet ortamında yaptığı paylaşım şöyle: “Aziz millet ve büyük devlet, kanlı 1923 darbesiyle hesaplaşmadan ve helalleşmeden yeni, terörsüz ve büyük devlet yolunda ilerleyemez! Bir düdük çalıp, yeni, onurlu ve beyaz bir sayfa açılmalıdır! Getirilen de Cumhuriyet değil Çamuriyet'ti.” Kötü söz sahibine aittir. Ancak “liyakat” lafının ne kadar önemli bir sıfat olduğu bir kez daha anlaşılmıştır. Hak etmeyen şahıslara hak etmedikleri imkanları ve fırsatları verirseniz işte böyle kendilerini bir şey oldum zannedip rastgele konuşurlar. Oysa hepimiz Cumhuriyet sayesinde bulunduğumuz yerlerdeyiz. Amir de, memur da, işçi de, emekçi de, emekli de Cumhuriyetin havasını teneffüs edip suyunu içiyor. Onun için varlık sebebimiz olan Cumhuriyeti kuran iradeye ağzına geleni söyleyen bu kişilerin cezalandırılmaları gerekir. Hatta ibret olsun diye de özellikle bu şahsın bizim vergilerimiz üzerinden aldığı emekli milletvekili maaşı da kesilmelidir. Yapılan kötülükler yapıldığı ile kalmamalıdır. Kalırsa, bu durum başka Cumhuriyet düşmanlarına cesaret verecektir.