CHP İl Kadın Kolları, 17 Ekim Dünya Yoksullukla Mücadele Günü dolayısıyla tencere ve tavalarla yürüyüş düzenledi. Yürüyüş sırasında CHP'li hanımlar, kaşıklarıyla tencerelere ve tavalara vurarak dikkati çektiler. Eylem, Cuma Pazarı'nda yapılan kısa oturma etkinliği ile başldı. Ardından basın açıklaması gerçekleştirildi. Tencereli, tavalı eyleme; Çanakkale CHP Milletvekili İsmet GÜNEŞHAN, İl Başkanı Levent GÜRBÜZ, parti yöneticileri ve CHP üyeleri katıldı. Saat 17.00'de Tarla Sokak'taki parti binası önünden başlayan yürüyüşte, katılımcılar ellerinde tencere ve tavalarla Cuma Pazarı giriş kapısına kadar yürüdü. Yürüyüş boyunca çeşitli sloganlar atan grup, pazar yerine ulaştıktan sonra birkaç dakikalık oturma eylemi gerçekleştirdi. Akabinde, CHP İl Kadın Kolları Başkanı Seçil GÜNDÜZ'ün yaptığı basın açıklamasıyla etkinlik sona erdi. Seçil GÜNDÜZ, basın açıklamasında yoksulluğun sadece ekonomik değil, toplumsal bir sorun haline geldiğine dikkat çekti. GÜNDÜZ, “17 Ekim Dünya Yoksullukla Mücadele Günü sadece bir takvim yaprağı değil, milyonlarca insanın açlığa, işsizliğe ve çaresizliğe karşı yükselen bir itirazıdır. Bugün yeter artık deme günüdür” ifadelerini kullandı. GÜNDÜZ, açıklamasında gelir dağılımındaki eşitsizliklere ve kadınların görünmeyen emeğine de vurgu yaparak, “Bu ülkede yoksulluğun cinsiyeti var. Kadınlar hem evde hem işte görünmeyen emekle sömürülüyor” dedi. İl Kadın Kolları Başkanı Seçil GÜNDÜZ açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “17 Ekim Dünya Yoksullukla Mücadele Günü. Bugün bir takvim yaprağından ibaret değil, milyonlarca insanın açlığa, işsizliğe, çaresizliğe karşı yükselen bir itirazıdır. Bugün yeter artık deme günüdür. Yeter… Artık yoksulluk sadece cebimizde değil, umutlarımızda var. Çocuklar yatağa aç giriyor, kadınlar pazardan eli boş dönüyor, emekliler bir ömür çalıştıktan sonra kuru ekmeğe muhtaç ediliyor. Gençler geleceğe değil yurt ve burs kuyruklarına bakıyor. Ve biz biliyoruz ki bu tablo bir kader değil. Yirmi üç yıldır iktidarda olan AKP'nin iflas etmiş düzeninin sorucudur. İktidar yoksulluğu bitirmek yerine yönetmeyi seçti. Sosyal yardımları hak değil, lütuf olarak sundu. İnsanı muhtaç bırakan yardım düzeniyle halkı susturmaya çalıştı. Ve bu sistemin en ağır yükünü yine kadınlara yükledi. Çünkü bu ülkede yoksulluğun cinsiyeti var. Kadınlar hem evde hem işte görünmeyen emekle sömürülüyor. Güvencesizliğe mahkum ediliyor. TÜİK'in verilerine göre 2025 yılında kadınların iş gücüne katılım oranı sadece %36,8. Ama sahada, pazarda, tarlada, evde bu oranın çok ötesinde bir kadının emeği var. Ancak görünmüyor, görünmez kılınıyor. Çünkü bu düzen kadının emeğini istatistiklerde bile saymıyor. Bugün Türkiye'de tablo çok açık. Nüfusun en yoksul %20'si toplam gelirden yalnızca %6 pay alabiliyor. En zengin %20 ise pastanın yarısını % 49'unu alıyor. Açlık sınırı 27 bin liranın yoksulluk sınırı ise 90 bin liranın üzerine çıkmış durumda. Buna karşın net asgari ücret 22 bin 104 TL'de kaldı. En düşük emekli maaşı ise yalnızca 16 bin 881'TL. Yani milyonlarca emekçi ve emekli açlık sınırının bile altında yaşamaya mahkum ediliyor. Ve bu artık bir ekonomik kriz değil. İktidarın bilinçli, planlı ve ısrarlı bir tercihinin sonucudur. AKP, 2025 yılını aile yılı ilan etti. Oysa kadınlar geçim derdiyle boğuşuyor. Şiddetle baş başa bırakılıyor. Boş tencereler bile konuşuyor ama iktidar duymuyor. 4+ 4+4 sistemiyle milyonlarca kız çocuğu eğitimden koparıldı. Eğitim hakkı ellerinden alınan her kız çocuğu yarının yoksul kadına haline getiriliyor.. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak buradayız. Kadınların sesi olmaya, emeğini görünür kılmaya, bu adaletsiz düzeni değiştirmeye geliyoruz. Kadın ayağa kalkarsa Türkiye ayağa kalkar. Kadın kazanırsa gelecek kazanır. Sadece yoksullukla değil bu yoksulluğa dayatan zihniyete de mücadele ediyoruz. Boş vaatlerle değil, adaletle, refahla ve eşitlikle geliyoruz. Yoksulluğu yöneten değil, yoksulluğu bitiren bir Türkiye için geliyoruz. Cumhuriyet'in ikinci yüzyılı kadınların yüzyılı olacak. Dayanışmayla, mücadeleyle, kararlılıkla başaracağız.”dedi.